Bu Şiirim Sana
Sen, zaman kavşağının meçhul adresinde Cumaertesi,
Bir trenin, bir süre, yersiz, dağ eteğinde beklemesi,
Uçsuz mürekkepsiz bir kalemin işlevsiz müsvettesi,
Ve dokunulmaz kalplerin en mahrem köşesi..
Seni; tozlu raflara, yağmurlara, yollara,
Seni senden kaçırıp, sana yollayanlara,
Seni emanet edip,sana bırakanlara,
Kendin gibi görünüp, sana uymayanlara,
Bu şiirim sana, senden olmayanlara..
Sırtında yüklendiğin özlemlerin yabancı,
Ardında tükettiğin senelerin yalancı,
İçinde çürüdüğün ünlemler,
Aksak kelimeler, devrik cümleler,
Sözsüz sevişmeler, yasak görüşler,
Çocuksu düşler, masum öpüşler,
Anılardan düşen güller yabancı.
Tüm "tanıdık, fakat "tanımlayamadık"
Kimlikler arasında, seni anlayamazdık.
Çünkü Sen;
Dev masallardan türemiş bir korkuluk heybeti,
Tekerlemeler tekerinde toz olmuş rüya kenti,
Bir tuhaf ürperti, bir bilinmez saf beklenti,
Belki Wertherin acıları, belki Shakespeare'in Hamlet'i
Ama sonuçta çıkınca hayatımdan,
Artıyor öznelerin bereketi,
Çünkü;
Her senden kalan,
Kendinden, sana devreden bir Sensin!